15 Eylül 2009 Salı

Kulu, Baran ailesi, modernite giyim/kuşam 1930; Yirmi ikinci yazı

*Bu fotoğraf, bu satırların yazarı tarafından 1997’de Sivas’ın bir köyünde çekildi. Oğuz töresinde yazmaların üç ayrı renk dili var. Kırmızı yazma nişanlı, yeşil sözlü, mavi ise bekar kız anlamındadırlar. Son Oğuzlar başlığı altında bir yazım o yıl Radikal Gazetesinde yayınlandı. Sayın Baran’ın söylediği üçetek giyimi ile örtüştüğü için yayınlıyorum. Bu söyleşi okunduğunda, bağlantı kurulacaktır.

Şöyle ki çağdaş mitosları oluşturan belgecilik ışığında; al duvak, gelin götürme, pürçek kesme töresi bu kez Kars'tan ayrıntılı bir söyleşi, Kulu Konya Oğuzlar töresi bağlantısı şaşırtıcı gelecektir izleyicilere.
Al/duvak görselliği ve özellikle pürçek kesme konulu anlatı ile çakışan, doğaçtan örtüşen fotoğraf belgeciliği işte burada.

Yine şöyle ki, Kafkaslardan aşarak geçen ve Kars Platosu'ndan 6., 7., 8,. 9., 10., yüzyıllarda dalgalar halinde kopup, Coruh Kanyonları ile Kelkit Çayı ve oradan Sivas Platosu üzerinden Anadolu'ya; Kayseri'ye, Kapadokya'ya, arkaik Hitit topraklarına yayılan ve Konya Kulu'da kalmayıp, Denizli ve Muğla üzerinden Toroslara, Akdeniz'e çıkan ve özelde Türkçe ile Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli nesnelliğine dönüşen Tengrici Şaman Oğuz nüfus hareketlerinin belgesidir bunlar. Stockholm, 15 Eylül 2009
Meraklısı için, bakınız; http://karstekinsonmez.blogspot.com/

Değerli İzleyici,

"Yazısız bir toplumda Kulu ve Tarih diye nesnel bir konu olacaksa, Sayın Mehmet Ali Baran ile yaptığım söyleşi analitik açıdan da güvenilir bir başlangıç noktasıdır. Bu çıkış noktasına sadık kalarak Kulu’ya yaklaşmayı deneyeceğim," diye not düştüm daha başlangıçta.

"Buradan yola çıkarak salt folklorik değil, töresel ve törensel ögeler yüklenen yaşam kesitleriyle ilişkin, giyim/kuşam verilerine bakabiliriz," demiştim. Aşağıda 1930'lu ilk yıllardan kalan modernite verisi olan siyah/beyaz fotoğraf, görsel bir belge var.

Bugünkü sunumda bir önerme olan; ikili durum şudur. "İkilik" değil! İkili durum! Bir örtüşme ve vurgu betimi olan ikili durum; iki ayrı fotoğraf ve söyleşideki örtüşen öğeler ikilisidir.

2002'de Sayın M. A. Baran ile Kulu'da yaptığım 1930'lu yıllara dönük, o yılları içeriden tanıklıkla betimleyen söyleşinin ilgili bölümü buradadır. Bu ilişki 1930’lu yılların sözlü ve görüntülü belge kaynaklarıyla ilk görüntü üzerinden örtüşüyor.

Aşağıdaki fotoğrafla, erken modernite diye adlandırdığım durum Cumhuriyet’in ilk kuruluş yıllarında Konya/Kulu’da var. Bu erken olguya daha sonra değinmek üzere bir ucu üstteki fotoğrafta görülen yakın dönem Oğuz giyim/kuşam töresiyle örtüşen söyleşi** ve alttaki Baran kardeşlerin fotoğrafıyla sizleri başbaşa bırakıyorum.
Stockholm, 15 Eylül 2009

Sevgi, İçtenlik...
Tekin Sonmez

SORU; Mehmet Ali Bey, sizin gençliğinizde giyim kuşam nasıldı? Potur falan var mıydı?
YANIT;Oğul Mimar Mehmet-1949- Bey, sözlü araya girdi ve dedi ki; Şimdi bizim duyduğumuz.. babamgilin fotoğrafları da var.. onlara bakarak söylersek... babamgilin eski fotoğrafları var.. onları görmenizi isterim. Onlar giyimleriyle kuşamlarıyla Konya’da dikkati çekerlermiş. Modern olarak gravat, foter, tabii.. Cumhuriyet’e bağlılık varmış.

SORU;Baranlar Cumhuriyet’i desteklemişler diyebilecek miyiz?
YANIT;Oğul Mimar Mehmet Bey; Tabii.. tabii.. ben size fotoğraflar bulursam getireyim dedi ve odadan çıktı ve biraz sonra fotoğraflarla döndü. Söyleşi kesilmedi ve Sayın Mehmet Ali Baran sürdürdü;
O amcazade, yani Belediye Reisi olan Cafer Baran geldi bir gün Konya’ya. Tabii ben yatılı okuyorum. Onu gördüm çarşıda, yanına vardık üpüştük, yanımda da arkadaşım var, neyse ayrıldık gittik. O arkadaş dedi ki, siz hep böyle mi geyinirsiniz, sizin Kulu hep böyle mi geyinir? Hep böyle geyiniriz, dedim. Biz oldu olalı, yani bizim aklımız irdi ireli, biz büyüklerimiz de küçüklerimiz de hep bu şekilde geyindik.

Soru; Mehmet Ali Bey, kızlar nasıl giyinirdi o zaman?
Yanıt; Kızlar üçetek geyinirdi.

Soru; Hanımlar da üçetek mi giyinirdi?
Yanıt; Hanımlar da öyle ya.. son zamanlarda artık, yaşlılar.. anneler şalvar giymeye başladı.

Soru; Önceleri üçetek mi giydiler? Başları nasıldı onların? Çarşaf var mıydı?
Yanıt; Burada hiç örtmediler.. Kızlarımız da.. Şimdi.. alınlarında altınlar sarılıydı, pürçekler inerdi buraya (elleriyle yanaklarına dokunuyor). Örükler arkada, ta aşağıya kadar.. açık da sayılırdı. Böyle kapalı falan yoğudu.. çarşafa girmiş kimse yoğudu. Zaten Kulu hep böyleydi, hiç çarşafa girmiş kimse yoğudu, Kulu’da çarşafı bilmezlerdi kızlar ve gelinler de böyleydi...


Açıklama; Fotoğraf Baran ailesinden alındı. Konya Ortaokulu 1934; Öğretmenin elini tutan çocuk Mehmet Ali Baran, kardeşi Ahmet Baran aynı sırada en uçta duruyor.

**Tekin SonMez, Batı Rüyası Okulu Kulu, 2002, NİS Media yay. İstanbul; s. 37-38)