24 Haziran 2009 Çarşamba

Kulu Kentleşme Tarihi ve Kulu’da Bir Aile; Baranlar; On İkinci Yazı


Değerli İzleyici,
Kulu’da uzun süre erk olmuş, bu yerleşim noktasını yönetmiş, olası ki bir açıdan yapılandırmış büyük ve varsıl bir ailenin konumu, söze başlar başlamaz sosyolojik/toplumsal bir olgu gibi karşımıza çıkıyor.

Şöyle ki, bakın, Derviş Abidin Bey’in oğullarından Mehmet Ali Baran ve Ahmet Baran üstteki fotoğraftan bizleri seyrediyorlar. Topluma yön veren dinamikler açısından nereden nereye sorusunun yanıtıdır bu.

Bu satırların yazarının bugün hayatta olmayan Sayın Mehmet Ali Baran ile yaptığı söyleşi, yanıtları ile “Batı Rüyası Okulu Kulu” adlı belgesel yapıt ile kamuya (2002) sunuldu ve itiraz görmedi, onaylandı.

Kulu’yu yakın tarihi ile tanımanın ve tanımlamanın güvenilir bir yolu da bu tür güvenilir söyleşilerden geçer. Sanal, düzmece bir tarih yazma modasının yaygınlaştığı her dönemde, güvenilir insanlarla güvenilir yazarların, düşün adamlarının söyleşilerine gerek var. Evet bu tür çalışmalara gerek var.

Şöyle ki güvenilir insanlarla yapılan söyleşiler yeter mi? Yetmez?

Saygıdeğer ve güvenilir bir yazarlık birikimi gerekir bunun için, öteki açıdan geçmişi ile kendi özgüvenine saygılı yazarların yansız oluşları gerekir bu tür çalışmalar için.

Bu satırların yazarının güvenilirlik altyapısı, “Türk Yazını” (Ocak 1972-Haziran Eylül 75) dünyasında bugün bile aranan, Tekin Sonmez’in 45 ay boyunca yayımladığı/yönettiği; şöyle ki “Çocuk Eğitimi ve Edebiyatı”, “Türk Öykücülüğü” “Sabahattin Ali”, “Nazım Hikmet”, “Türk Karikatürü” “Vietnam” ve “Şili edebiyatları” gibi özel sayılarla kamuya sunduğu Yansıma Dergisi’dir ve bu arkaplan bizleri bir romancı olarak yaşayan güvenilir bir yazarlık birikimine götürür.

Kulu’ya ve Baran ailesine ise Tekin Sonmez ile birlikte gidiyoruz.

Yukarıda izlediğimiz M. Ali Baran ve kardeşi Ahmet Baran dışında, Kulu’da başkanlık yapmış kardeşlerden Hüseyin Baran (1943-45) ve ayrıca bu aileden Cafer Baran (1934-1943 ve 1950-57) ve bir de Derviş Abidin Bey’in kardeşi İsmail Hakkı Efendi (1926-1932) var.

Şunu ilk başta yansız ve önkoşulsuz algılamak gerekiyor; Baran ailesi üyelerinden beş insan ayrı ayrı dönemlerde kırk iki yıl Kulu’da yönetim görevi üstlenmişler. Bilgiler bizi yanıltmıyorsa İsmail Hakkı Efendi (1926-1932) ile kazanılan yönetim erki, Cafer Baran ile iki evre sürüyor ve Kulu’nun ilçe olma tarihi bu dönemde başlıyor.

Kulu’da başkanlık yapmış ve bu toplumu yönetmiş Mehmet Ali Baran beş yıllık dönemle üçüncü sıradadır. Bu aileden son başkan olan Mehmet Ali Baran ile yaptığım söyleşi güvenilir bir kaynaktır.

Pek az sayıda kent tarihinde böyle bir aile, yerleşim/yönetim ilintisi, buna bağlı nüfus hareketleri tarihi görebiliriz. Bu ne demektir?

Şu demektir, 1926’dan 1968’e dek ardılı periyotlarla kırk iki yıl tarihe damgasını vuran, kimlik ve kişilik simgelerini yönetim üsluplarını kent yapısına konduran ve Cumhuriyet'in kuruluşunda ortaya çıkan bir ailenin tarihi ile içselleşen bir kentleşme tarihidir.

Verilere göre bu aile Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Derviş Abidin Bey’in kardeşi, İsmail Hakkı Efendi (1926-1932) ile Kulu’da tarih ve toplum yönetimi sahnesine çıkıyor ve CHP iktidar yıllarında (1934-1943) burayı yöneten Cafer Baran (1950-57) ile aile, DP saflarında yer alıyor ve bu durum Ahmet Baran (1957-60) ile sürüyor.

İsmail Hakkı Efendi'nin yeğeni, Derviş Abidin Bey’in oğlu, Kulu’da 7. başkan M. Ali Baran diyor ki; “bizim aileden beş kişi, benden önce dört kişi kulu da başkanlık yaptı. 1960 ihtilalden sonra beni seçtiler.”

“Siz başkanlığı almadan önceki haliyle Kulu nasıldı,” diye soruyorum.

Diyor ki; “Kulu o zman, 1954 e kadar Kulu bir köydü. Tamamen bir köydü. 1954 te kaza oldu."

Böyle ise, bu yerleşim alanındaki dinamiklerin görünürlüğünü, soyut olmayışını ve nesnelliği ile inanırlığını, 1954 te ilçe oluşuyla evrilen nüfus hareketlerini yine bu aile ile Kulu’nun nereden nereye geldiğini bizlere sunan bir gerçeklikle karşı karşıyayız burada.

Kulu Tarihi diye nesnel bir tarih olacaksa, yazısız böyle bir tarih için Mehmet Ali Baran ile yaptığım söyleşi analitik açıdan güvenilir bir başlangıç noktasıdır. Ben bu çıkış noktasına bakarak ve bu söyleşiye sadık kalarak Kulu’ya yaklaşmayı deneyeceğim.